Cuma, Şubat 11, 2011 Lefke, Kıbrıs
Şeyh Nazım Efendi: Mısırda bu kadarlan kalmaz. Yani gelen gideni arattıracak şimdi Mısırda. Hele Libya giderse iş bitti. O da çok horozlanır. Delidir o zaten. Bunların bir parça aklı var, ama Libya’ninkinin hiç aklı yok. E yoksa yok, işleri yok. Yemen yiyecek tokadı.
Misafir: Suudi Arabistan’da birşey olacak mı, Efendim?
Şeyh Nazım Efendi: Sonunda. Krallık başka krallığa teslim edilecek. Zulum nizamı nerde varsa yıkılcak. Iran’da yıkılacak, Afgan’da yıkılacak, Pakistan’da yıkılacak; bırakmaz hiçbirini şimdi, hepsini süpürecek. Estağfirullah. Batıl ilen beraber olmayın. Bütün bunların mezhepleri, işleri, hepsi batıldır. Batılın üzerine kurulmuştur şimdiki dünya. Hak ağır ağır meydana filiz veriyor şimdi; çıktımı hiç endişe etme.
Misafir: Efendim, bize dua edin de Allah bizi ve çoluk çocuklarımızı haktan ayırmasın.
Şeyh Nazım Efendi: İşte odur mühim olan. Şimdiki çocuklar nereye bassa batıl. Yani hak olan birşey yok. Batılın içerisine batırmış milleti bunlar. Başka türlü hükmedemez. Yani, eskiden at arabasının atı koşar, koşullarını takar, üstüne biner hükmederdi. Şimdi hepsini almışlar, atlar boş. Atlarına hükmedemiyor çünkü koşulları kaçırttı elinden, kontrolü elinde değil. İşte koca Mısır! Zannediyordu ki bütün kontrol elindedir. Halbuki sıfırda; elinde birşey yokmuş. O zanneder ki, “Ben Mısır’a hükmederim, istediğimi yaparım, istediğimi keser, istediğimi kovarım. Hüküm benim elimdedir!” Senin elindeyse yap şimdi. Şimdi yap!
Şam’dakiler öyle, Türkiye’dekiler öyle. Şimdi öbürlerine de sıra gelecek, ama Fas’a dokunmuyoruz. Fas sultanlıktır, adalet var, şeriatı var. Bunların, ne Cezayir’in, ne Tunus’un, ne Libya’nın, ne Mısır’ın, ne Şam’ın, ne Türk’ün, ne Acemin şeriatı yok. Allah Şeriat indirdi, bunlar kaldırdı. Şeriat, hakka dayalı hükumettir. Demokrasi dedikleri, halka dayalı hükumettir. E hangisi galib gelir? Hakka dayalı hükümet mi halka dayalı hükümet mi? İşte halka dayalı hükümet Kıbrıs. Ne oldu? Hakka dayalı hükümet kursak biz burada, bir kişi demeyecek ki “Biz sizi istemeyiz,” çünkü adaleti getirecen. Terbiye eder; hak terbiye eder. Halk terbiyeyi bilmez, hiç terbiyeyi bilmez o. Halk el-avâmı ke ‘l-havâm. Burada avâm dediği, avâmu nâs, yani halk. Peki ke ‘l-havâm ne gibidir? Hayvanlar gibidir diyor; üzerine bindirir, biner.
Onun için avamın getireceği hükümetin ne hükmü var? İşte avamın getirdiği hükümet: Türkiye, Kıbrıs, Suriye, Lübnan, Irak, İran, Afgan, Mısır, Cezayir, Tunus, Libya. Hepsi “halkın getirdiği” der. “Halk hükümetiyiz, halka dayanırız biz,” diyor. E halkın ne kuvveti var be?! Halkın kuvveti nedir? Neyine dayanacan halkın? Çürük, bitmiş fakirler...birde tepelerine binen desin ki, “Bu insanların desteği ilen biz hükümdeyiz.” Hangi hükümdesin sen? Halkta ne kuvvet var? Utanmadan söylerler: “Halk seçti.” Bre halkı bıraktın mı seçmeye?! Bırak şimdi halkı seni koyarmı oraya. Sen istediğini koyarsın oraya.
Onun için gün gelecektir size de! Size gün gelecektir, ve leke yevmin yâ zâlim; ey zalim, senin içinde birgün hazırlanmıştır. Sen zulmettin, seni de ezecek bir kuvvet gelecektir. (Olmaması) imkansızdır. Eden bulacaktır. Ölüsü de bulacak, dirisi de bulacaktır bunların. Allah’a sığındık. Zalim olma. Allahumme lâ tece’alnâ zâlimen ve lâ mazlûmen! Ne zalim olalım ne zulme uğramış olalım. E mazlum sıfatında olan yer kalmadı ki. Bütün millet eziyor! Eziyor!
Mahkemeye git (ve gör). Yani suçlu eline kelepçe vurulacak cinsinden değil. Eli kelepçeli getiriyor mahkemeye. Ne için? Millete göz dağa vermek için: “Biz istediğimizi yapar, sizi de kelepçeye vururuz!” E bunlar ayıptır günahtır. Lakin bunlar ne ayıp bilir ne günah bilir. Allah bizi affeylesin. Ama gelecek kendilerine de. Ve leke yevmin yâ zâlim! Sen zulmettin, kelepçe vurdurdun; bulacaksın sende! Bulmayacak yoktur. Bir tokat attıysan, bir tokatta sen yiyeceksin. Burda yemesse, zebaninin tokatını yiyecektir. “Kabirden başlayalım” diyecek. Allah bizi affetsin. Ne yapalım? Bir taraftan söveriz, bir taraftan dua yaparız. Bir tarafa dua, bir tarafa beddua.
Bismillah ir-Rahman ir-Rahim. İşte 800 sene Çarlar hükmetti Rusya’ya. Dediler: “Çarlar zulmediyor.” Sonra geldi o köpekler, koministler, ve 80 milyon kimseyi kestiler. Kaç sene dayandılar? Onlar 800 sene dayandı, bunlar 60 senede bitirdi. İşte halk idaresi. Köpekler yesin kendilerini. Halk idaresi. Rus melunu, Çin melunu, Alman melunu, İtalya’daki melun, Arapların başındaki melunlar, Türklerin başındaki melunlar, hepsi! Eden bulur, hiç korkma. Onun için, doğru hak üzerine yürü şimdi, sana korku gelmesin. Çünkü bir kere daha bunlara kuvvet verilmez. Bir defa verildi, ikinci defa yoktur. Bir defa. Eli yaralanan insan ikinci defa ateşe elini sokar mı? Olamaz.
Şimdi kırbaç senin elinde, lakin, bir gün o kırbaç bize de gelecektir, ve bizde o zaman senin hakkından geliriz. İbret alsın bütün milletler şimdi Mısır’da olandan. Halkın bir kuvveti var; Hakk üzerine oldukları, mazlum oldukları için bir kuvvet var onlarda. Zalimi yıkacaktır. Şimdi devir bellidir. Ne kadar diktatorya varsa, bu diktatorlar...zorbalar devridir bu, cebabire dediği. Kanun ne der bizim için? “Kanun benim iki dudağım arasındadır,” dermiş o İstiklal Mahkemelerindekiler. “Sizin kanununuz geçmez. Kanun benim iki dudağımın arasındadır; as dedim mi astırırım, asma dersem savarırım.” Böyleydi onlar. Onların baştakinin müsteşarları üç kişiydi. Kimdi? Kel Ali, Kılıç Ali, Deli Ali. Üç tane, dördüncüsü yok. Gittiler içlerine, şimdi bağırır çağırır. “Çağır,” dedim istediğin kadar. O dağdakide beni çağırır. “Yat olduğun yerde de yesinler seni dedim.” Allah bizi affetsin.