Cuma, Ağustos 12, 2011 Lefke, Kıbrıs
Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllalahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Esselatu Vesselam Alâ Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Seyyidina Muhammed (s.a.v) Ve Alihi Ve Sahbihi Ecmayin. Alâ Sairi Enbiya Vel Murseliyn Ve Mentebiahum Bi İhsani İla Yevmiddin. Esselamu Aleyküm Ya İbadallahi Salihin. Esselamu Aleyküm Ya Mü’minin.
Doğudan batıya, kuzeyden güneye katılanlarımız! Mübarek Ramazan ayından razı olanlar, Ramazanınız mübarek olsun. Meded Ya Ricalallah! Meded Ya Sultanul Evliya! Meded Ya Sahib-el İmdat! Meded Ya Kutbul Mutesarrif!
Ey Rabbimiz! Mütevazi bir şekilde istiyoruz. Bizler zayıf kullar ve de itaatsiz kimseleriz. İnsanoğlu için Yaratanına ve Alemlerin Rabbine, var olan her şeye karşı itaatsiz olmak doğru değildir. Euzubillahi-mineşşeytanir-raciym Bismillahir-rahmanir-rahiym diyoruz. Esselatu Vesselam Âlâ Habibikel Mustafa!
Ey insanlar! Dinleyin. İnananlar peygamberlerinin talimatlarını takip etmeliler. Bütün milletlere gönderilmiş olan Peygamberler Mührünü (s) takip etmeliyiz. Başka Peygamberler, bir millet için gönderildiler; lakin Peygamberler Mührü, baştan sona kadar bütün insanoğlu için gönderildi. Bütün geçmiş olan Peygamberler, talimatlarını ve göklerin emirlerini de Peygamberler Mühründen aldılar.
Lakin, insanlar yanlış yolda; yanlış anlayış ve hayat tarzındalar, yanlış yoldalar. Peygamberler Mührü, insanoğlunun takip etmesi gereken ve cennete götüren yolu getirdi. Lâkin, şimdi insanlar ilahi emirleri ve talimatları bıraktılar ve yanlış yolu takip ediyorlar. Yanlış yol neydi? Âlemlerin Rabbi, Âdem ve Havva’yı yarattı ve onlar cennetteydiler; cennette çok mutlulardı. Cennette en mutlu veya en lezzetli hayatları vardı. Âlemlerin Rabbi buyurdu: “Ey Âdem! Bak, bu benim yarattığım cennettir. Içine kimseyi koymadım; ilk giren sensin ve mutlu olmalısın.” Onlar mutlulardır, lâkin şeytan çok öfkeliydi. Âdem’in sultan olmasını asla kabul etmedi.
Ey insanlar! Âlemlerin Rabbi, ilahi huzurdan size “sultan” olmayı ikram ediyor. O, insanı yarattı ve buyurdu. Estauğuzubillah:
(Bakara:30) وَإِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَـٰٓٮِٕكَةِ إِنِّى جَاعِلٌ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةً۬ۖ
<
Halife değil; hayır, sultan yarattı. Lâkin, hakikatte Cenâb-ı Hak insanı mülkünde sultan olmak için yarattı. Yarattığı Âdem’i sultan yaptı. Subhanallahi Aliyil Aziym. Şimdi bildiğimiz halife, sultan anlamına gelir; saltanatlı ve heybetli. Onun için heybet ve saltanat, insanoğlu için en yüksek makamdır. Ve Cenâb-ı Hak, Âdemoğulları aracılığıyla sultan yapar. Sultan, geleneğimize göre saltanattır. Sultan olmak, Cenâb-ı Hakkın kullarına giydirdiği en yüksek makamdır. Allahu Ekber! Onun için, sultanlık insanoğlu için en son ve en yüksek makamdır. Bu hayatta bazı seçilmiş insanoğulları için sultanlık vardır. Bazı seçilmiş kimselere, bu en yüksek makam ve rütbe ikram edilmiştir. Bu, dünyadaki insanoğlunun hayatını düzenlemek içindir. İnsanoğlu arasında bazı kimseler vardır ki; onlara başka bir sultanlık ikram edilmiştir. Onlar, ilahi kimselerdir. Sultanlık, insanoğlunun bu gezegendeki maddi varlığını düzenlemek içindir. Ve ikinci Sultan, Sultanul Enbiya, Seyyidina Muhammed (s.a.v) ve onun sancağı altında 124 bin sultan vardır ki; onlar göklere ait olan sultanlardır. Kâinatta hiç kimseye bu şeref ikram edilmemiştir; bu ihtişamlı rütbe yalnız Âdemoğluna aittir.
Âdemoğluna itiraz edip, öfkelenip, tartışan ve Rabbine karşı itaatsiz olan kimdi? Şeytan. O Adem’i, ihtişamı ve cennetinden atmak için fırsat arıyordu. Subhanallah! Âdem’i, yüksek makamından düşürmek, cennete girmek için bir yol aradı ve buldu. Sultan olup, onu attırmak istedi. Yaratılanlar arasında, yerlerin ve göklerin Sultanlık tahtına ulaşmak için o kadar gayretli ve haset olandı o. O, Cenâb-ı Hakkın razılığını düşünmez; yalnız kendi rızalığını düşünendi. Cenâb-ı Hakkın razılığı, yarattığı şekildedir. Lâkin o mutsuzdu: “Sultanlık tacını Âdem’e verdin. Ben bunu kabul etmem” dedi. Rabbine “Bu adalet değildir.” dedi. Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Ya Rabbi! “Sen yanlışsın.” Neuzubillah, Tövbe Estağfirullah! Ve Cenâb-ı Hak, “Bu şeytanı cennetten atın! Onu, Benim ilahi huzurumdan atın! Atın onu; ismini ve yaratılışını en çirkin olana çevirin!” diye emretti. O, şeytandı ve insanların kendisi gibi olmasını istedi. O, Âlemlerin Rabbinin yaratıp, emrettiği hiçbir şeyle mutlu olmadı ve atıldı ve sarhoş oldu.
Şimdi, o günden bu güne kadar, o ilahi şerefi kendisine değiştirip, Âdem’i attırmak için çalıştı ve gayret etti. Kendimiz için de af istiyoruz ki; biz de bazı zamanlar şeytani yollari takip edip, ilahi emirler yerine şeytani kuralları kullanıyoruz. Şeytan, “Dinleme, ben size en güzel kuralları emirleri öğretiyorum ve bunları yaparsanız mutlu olursunuz” der. Ve akılsız insanoğlu, o şeytanın peşine koşar ve şeytan onları bu güne kadar ateşin hududuna getirir. 21.yüzyılda her yer, onun emri altındadır. Herkes, şeytanın temsilcilerinden emir alır; hepsi!
İki gece evvel, şeytanın orduları İngiltere’nin en büyük şehri olan Londra’yı yakıp yıkmaya koştular. Peygamberimiz böyle bir şey söyledi mi; yoksa bu, şeytani bir talim mi? Mısır’da, Libya’da, Sudan’da, Şam’da, İran’da, Irak’ta, Yemen’de, Somalya’da, Pakistan’da, Türkiye’de, dünyanın pek çok ülkesinde her şeyi helak etmeye çalışıyorlar. Bu şeytanın talimidir. Şimdi dünyada hangisi mutlu? Hiçbiri mutlu değil. Ve soruyoruz: Hangi ülke göklerin ilahi emirlerini takip ediyor? Onlar ilahi emirleri takip etmedikleri sürece, onlara göklerden tokat gelir ki, bu büyük savaş olan Armageddon olur. Beş milyardan dört milyarı alır; sadece bir kalır. Yalnız, ilahi emirleri işitip, takip edip ve itaat edenler kalacaktır. Onun dışında, herkes helak olacaktır. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.
Ey insanlar, bu mübarek aydır. Mübarek yolları takip edin, Müslümanların hayatlarının çizgisinden gidin! İslam’ın yolunu takip edin! Şeytani kuralları bırakıp, ilahi kurallara uyarsanız burada ve buradan sonra mutlu olursunuz. Tövbe Ya Rabbi! Tövbe Ya Rabbi! Tövbe Ya Rabbi!
Fatiha.
Bu bir okyanustur; lâkin bu yeterlidir, biraz yorgunum, üstümde ağır bir yük var. Onun için, bunun size yeterli olduğunu zannediyorum. Cenâb-ı Hak beni ve sizi affeylesin ve bize, hakiki güçlü olan bir Sultan göndersin ki, şeytan ve şeytanın takipçilerini yok etsin. Peygamberler Mührünün takipçilerinden olmaya çalışın; o zaman ilahi himaye altında olursunuz. Yoksa kimse kurtulamayacak ve yolları ateşe gidecek. Cenâb-ı Hak beni ve sizi Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v) hürmetine affeylesin!
Fatiha.