Available in: English   Arabic   Turkish   Bahasa   Dutch   Go to media page

Beklenmedik Olaylar Geliyor!

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Cuma, Mart 11, 2011 Lefke, Kıbrıs

Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Elfu Salât Elfu Selâm Âlâ Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Habibi Rabbil Alemiyn Seyyidina Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Seyyidina Muhammed (s.a.v) Ya Seyyidi Ya Rasulallah. İşfalena Ya Habiballah. Sümme Selatu Vesselam. Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym.

Subhansın ya Rabbi...

Ey insanlar! Ey Doğu’dan Batı’ya Kuzey’den Güney’e katılanlarımız (bizi dinleyenlerimiz)!

Cenâb-ı Haktan, Rabbimizden Peygamberler Mührü’nün hürmetine af talep ediyoruz. Çünkü bizler öyle bir noktaya ulaştık ki eğer adım atarsak cehennemlere düşeriz, bunu da kimse durduramaz.

Lakin Cenâb-ı Hakkın bu gezegendeki halifeleri olarak yaratıldığımız için bir mesuliyetimiz vardır. Ve mesuliyetleri olanlar sorgulanacaklardır.

Onlara “Ne yaptınız?” “Ne öğrendiniz?” “Ne biliyorsunuz?” diye sorulacaktır. Hepimize sorulacaktır. Çünkü mesuliyetimiz vardır ve bizler yaratılmış olan en şerefli varlıklarız.

Cenâb-ı Hak insanoğluna meleklerin bile ulaşamayacağı en yüksek şerefi giydirmiştir. Cenâb-ı Hak ilahi varlıklar olan meleklere “Ben yaratıyorum” diye hitap etti. Yaratmak bir şeydir, tayin etmek veya yeni bir varlık meydana getirmek başka bir şeydir. “Ve onlara en yüksek şeref giydireceğim, onları dünyada halifeler yapacağım” (buyurdu). Melekler ise böyle yüksek bir şerefin onların olacağını zannettiler. Ve Cenâb-ı Hak “Ben bu zamana kadar kimsenin bilmediği başka bir varlık getireceğim ve onlara hiç birinizin ulaşamadığı bir şeref vereceğim” diye buyurdu.

Kendimizi bilmemiz gerekir, “Ben kimim?” diye sormamız gerekir. Ama üzülerek söylüyorum ki; şimdi bütün insanoğlu asla kendileri hakkında bilmeye ilgi duymazlar. Onlar sadece kendilerinin maddi varlıklarında zevklenmek için yaratıldıklarını zannederler. Bunu üzülerek söylüyorum ama bu hakiki bir hakikattir. İnsanlar asla kendilerine ilgi duymazlar.

Onlar etraflarına, ayaklarının altında veya başının üstünde ne var diye bakarlar ama asla kendilerine ilgi duymazlar. Kimse “Ben kimim?” demez. Ve insanoğlu için kendilerini bırakıp kendilerinden kaçmak en büyük yanlış harekettir. İnsanlar hakiki varlıklarından kaçıyorlar. Kaçıyorlar! Neden? Neden kim olduğunuza, kim olduğunuzu bilmeye ilgi duymuyorsunuz? “Ben var olmamıştım ondan sonra annemin rahmine atıldım. Ben bir şey bilmiyordum ve bir süre sonra dışarıya çıkmaya çalıştım. Ve beni dışarıya atana kadar anneme pek çok sancılar geldi. Beni annemin rahminde kim yaptı? Nasıl geldim? Ben rahme bir atom, hücre olarak girdim, bir hücre. Ben her şeyimle nasıl bir insan oldum? Ve annem beni gönderdi, ben içerideyken benimle mutluydu ama ben değildim. Ve ben kapıyı teperek açıp dışarıya çıktım. “Burada yeterince kaldım, dışarıya çıkmam gerekir” dedim. Allahu Ekber, Allahu Ekber.

Ondan sonra dışarıya çıkınca ağlarız. La İlahe İllallah. O kimdir? Beni Yaratan kimdir? Herkes bu şekilde geldi. Hiç bunu düşünmezler. Ve iradem olmadan gün be gün büyüyorum, büyüyorum, büyüyorum ama büyümem bir noktaya ulaşıyor ve ondan sonra duruyor. Bir buçuk metre veya az kalsın iki metre olduktan sonra büyümem duruyor. Beni kim daha fazla büyütmüyor? La İlahe İllallah, La İlahe İllallah.

Şimdi insanlar asla akıllarını kullanmazlar. La İlahe İllallah, La İlahe İllallah! Ondan sonra onun anlayışı daha fazla genişler, güçlenir ve pek çok şeyler bilir ama istisnalar vardır. Her şeyi bilmek isterler ama nereden geldiğini “Beni kim getirdi?” (demeyi) unuturlar. “Ben büyüyorum büyüyorum ondan sonra azalıyorum azalıyorum ve bir gün bitiyorum, artık nefes alamıyorum. Artık bakamıyorum, artık yiyemiyorum veya içemiyorum, artık yürüyemiyorum, artık göremiyorum.” Bu şeyleri düşünmezler!

Üç milyar veya beş milyar insanlardan bunu düşünen sadece bir el dolusu insanlar bulursunuz. Ve bütün insanlar asla düşünmezler. La İlahe İllallah.

Ey insanlar! Âlemlerin Rabbi bizi başlangıcımız ve sonumuz hakkında bir şey öğrenmemiz için gönderdi. Dünyanın da başı vardır ve sonu da olmalıdır. La İlahe İllallah, La İlahe İllallah! Ve dünyanın yüz yıl önce veya bin yıl önceki gibi olmadığını söylüyoruz. Bizim yıllar içinde değiştiğimiz gibi dünyamızda değişiyor, dönüyor, değişiyor; dünya’da ne olduğunu sormuyor!

.

Pekçok bilinmeyen ve beklenmedik olaylar geliyor! Ve şimdi insanoğlu teknolojileriyle sarhoş gibidir! Onlar teknolojinin onlara yeterli veya son hedefleri olduğunu, teknolojiyle herşeye hâkim olacaklarını zannederler çünkü onlar sarhoşturlar. Teknoloji irademizle idare edilmez ve onun sınırı vardır! Bu sınırdan sonra bir adım daha atılması imkânsızdır! Şimdi bunun içindeyiz.

Ey insanlar, bizler bilinmeyen dünyadan buraya geldiğimiz gibi başka bir dünyaya gideceğiz. Bir gün gelecek ki insanoğlunun hepsi bilinmeyen bir bölgeye gidecek. Bu Âlemlerin Rabbi, Yaratanımız insana ne olacağına özel ve genelde ne olacağını öğretmesi için seçilmiş kimselere böyle bir ilim vermiştir. Ama şimdi insanlar her şeyi bırakıp teknoloji peşine koşarlar ve onlar çok mutlu görünürler ve kibirlidirler. Ve teknolojinin onların her şeyine yeterli olduğunu zannederler!

Bugün uzak doğuda olan kocaman olayı herkesin işittiğini zannediyorum. Bu zelzele ve de tsunamidir. Bu yaptıkları aynayla o okyanustaki kocaman dalgaların Japonya ve başka ülkelerdeki teknolojiye ait olan her şeye götürdüğünü bütün milletlere, insanlara gösterdiler! Teknoloji asla birşey yapmadı ve kayıp oldu, kayıp oldu.

Ey nükleer bombalarıyla kibirlenenler! Size soruyorum: bu tsunamiye bir veya on veya yüz veya binlerce nükleer kuvvetler atsanız durdurabilir misiniz? Avrupalılar! Amerikalılar! O kibirli olanlar nerede? Uzak doğu, Japonyadakiler teknolojinin zirvesindeler. Onlara güçlerinin bir şey olmadığı gösterilir!

Eğer okyanusları sizin üstünüze yürütmeyi emretsem yirmi dört saatte Japonya veya Şili veya başka yerler değil, bu tsunami beş kıtaları kuşatır! Bu çok mühimdir. Âlemlerin Rabbi varlıkları olan insanoğluna göstermek istiyor ki eğer ben sizi ortadan kaldırmak istersem bu çok basit olan tsunamiyi getiririm. İlahi kimseler kullanmadan sizlerden birinize de emredebilirim. Sizlerden birisine bu dünyayı bir top gibi tepip yok etmesini emredebilirim.

Ey insanlar! Gelin ve dinleyin ve Âlemlerin Rabbi, Yaratanın size gönderdiği ilahi emirleri öğrenin.Yoksa bir günde kıtalar batar veya tsunamiler yükselip kuşatır. Merhaban, selâm olsun!

Ey insanlar! Şimdi Japonya... Bir numara teknolojinin insanları titrerler! Onların güçleri alınmıştır, alınmıştır! Ve bu bana kadar ulaşan ilahi emirdir. Ve ben bütün milletlere bir ikazda bulunan en zayıf kulum. Ve Kaddafi’yi, Taddafi’yi, Şeytani’yi, Cinni’yi de ikaz ediyorum; edebinizi koruyun, hududunuzu koruyun ve mütevazı olun. Yüksek sesle bağırmayın, edebinizi koruyun. Allah Celle ve Âlâ, size kullarına sahip çıkmanızı emrediyor. İnsanoğlu, vatandaşları için ellerinden gelenin iyisini yapacakları yerde, kardeşlerine en fenasını yapmaya çalışıyor.

Sahip çıkıp haklarını koruyup mutlu etmek için Cenâb-ı Hak kırk seneden fazla onları onun (Kaddafi’nin) emrine verdi ama o halkında değil kendine sakladı ve halk ayağa kalkıp, “Biz senden hoşlanmıyoruz” dediler. Ve şimdi Mısır’da, Tunus’da, Cezayir’de, Avrupa’da, Arap ülkelerinde, Şam’da, Irak’da, Türkiye’de pekçok zalimler var. Ve Çin “Biz buradayız, eğer bir şey yaparsanız biz sizi tehdit etmeye geliriz” der.

Hudutlarınızı muhafaza edin! Hudutlarınızı muhafaza edin! Tsunamileri durdurabiliriz demeyin! Hayır. Bir metrelik boy mesafesinde bile, bütün Çin’i bu tsunamiyle batırmaya yeter! “Biz 2 milyar insanlarız” demeyin. (Allah C.C) bir saatte yok eder ve orada kimse kalmaz!

Ey insanlar! Bu ilahi bir ikazdır: “Ey insanlar, İslama gelin, eslim teslem,” diyor. Gelip ilahi emirleri tutanlar burada ve buradan sonra selamette olur yoksa sizi yok etmek için size pek çok lanet şekilleri gönderirim! Aman ya Rabbi, Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Ya Rabbi.

Kıbrıslılar dinlerini bıraktılar, İslamı tutmadılar. Onlar her yanlışı, her pis şeyi yaptılar, onları da ikaz ediyorum. Belki ben bu ülkeyi terk edip giderim; o zaman Kıbrıslı Türkler veya Rumlar ne olacağını görürler!

İslam’a gelin, edepli olun! Cenâb-ı Hakkın size giydirdiği şerefi koruyun, kirli kimseler olmayın! Pis yerleri ortadan kaldırmalısınız yoksa size de tsunami gelebilir. Bu sadece okyanuslara gelir demeyin, içeriden de gelebilir veya göklerden gelip adanızı denizin altına alır! Eğer bunu yapmazlarsa bana bilinmeyen bir yere gitmek için Kıbrıs’ı terk etmek emredildi, o zaman başlarına ne geleceğini görürler. Bu (ikaz) Türk veya Rum Kıbrıslılar içindir çünkü onlar Cenâb-ı Haktan kaçıp her kötü, fena ve lanetli şeyleri yapıyorlar. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin. Benim günahlarım onların üzerine lanet olarak inmesin diye kaçıyorum. Uzaklara gitmem emredildi!

Ey insanlar! Şimdi dünyadaki insan hayatının sonuna ulaşıyoruz ve pek çok alametler ve işaretler geliyor. Dervişlerimiz, müritlerimiz, bizi takip edenlerimiz için mutluyum, onlara da bir ikaz vardır:

Eğer Akdeniz’de bir şey olursa, bu büyük savaş (Armagedon) çabuk gelecek demektir. Ziyaret etmeye gelmek isteyenler durumlara baksınlar. Eğer gelirlerse üç gün ziyaret yeter, daha fazla değil. Evlerinizde durun, burasını ziyaret için uygun olduğunu görürseniz burada üç günden fazla kalmayı niyet etmeyin! Evlerinizde, çocuklarınızla, ailenizle kalıp onlara rehberlik edip başlarında bulunun. Onun için buraya gelenler üç gün için gelip gitsinler çünkü durumlar çok iyi değildir, belki gelip geri dönemezler veya düşerler ayağa kalkamazlar. Üç gün! İsterlerse ziyaret için uygun olup olmadığına baksınlar. Çünkü buraya gelince o savaş başlarsa bu adadan evlerine geri dönmek için gemiler, uçaklar bulanamayabilir. Anladınız mı?

Bu sizi uyandırmak için ilahi kimselerden gelen yeni emirdir. Aileniz ve çocuklarınızla kendinize dikkat edin ve köy taraflarında olmaya çalışın. Çünkü büyük şehirler muazzam tehlike altındadır. Yalnız köy tarafları emniyetli yerlerdir, büyük şehirler büyük tehlike altındadır, bu nasihatı gözetin!

Bu güne kadar herkesi karşıladım, kalmak isteyenler kaldı. Ama dün gece bana ziyaretçilerimize veya ülkelerindeki kardeşlerimize dışarıdaki durumlara bakmalarını söylemem emredildi. Çünkü bir saatte bütün imkânlar değişip bitebilir, gemiler uçaklar kalmaz. Eğer gerekirse üç gün kalın. Ondan sonra ailelerinizin yanında bulunmak için geri dönün.. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.

Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Estağfurullah.

Fatiha.

Ve insanlar israf etmesinler ve evlerinizde kırk güne yetecek kadar bir şeyler tutun. İsraf etmeyin, israf etmeyin. İsraf insanlara ağır yük getirir. Cenâb-ı Hak bizi Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v) hürmetine affeylesin.

Fatiha.

UA-984942-2