Available in: Turkish   English   Go to media page

Teknoloji İnsanları Robotlar Gibi Yaptı

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Cumartesi, Temmuz 10, 2010 Lefke, Kıbrıs

Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Allâhümme Salli Vessellim Ve Barik Âlâ Habibike Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Seyyidina Muhammedin Ve Alihi Ve Sahbihi Ecmayin. Âmin…Sümme Vesselatu Vesselam Âlâ Cemial Enbiya Vel Murseliyn Ve Menitebiahum Bi İhsani İla Yevmiddiyn. Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym. Bismillahirrahmanirrahiym. Elhamdülillahi Rabbil Alemiyn. Errahmanirrahiym Maliki Yevmiddin. İyyakenağbudu Ve İyyakenestağin. İhdinas Siratal Mustagiym. Siratalleziyne En Amte Aleyhim. Gayrul Mağduğu Bi Aleyhim Veleddâllin. Âmin. Allahu Ekber-ul Ekber. llahu Ekber-ul Ekber. Meded Ya Sahibel Vakt Ya Sahibel İmdat. Meded Ya Ricalallah…

Biz zayıf kullarız ve maneviyat hakkında birşeyler işitmek için mütevazı bir toplantıda oturuyoruz; maneviyatı, manevi zevki tatmak istiyoruz. Ilahi zevki tatmak için mütevazı bir talebimizdir bu. İnsanlar ağır şartlardan gelir; insanları böyle taşınamayacak şartlara getirirler. Heryerde, doğudan batıya, kuzeyden güneye, kıtalarda, okyanuslarda insanlar birşeyler isterler ama onlar sarhoşturlar. Onlar sarhoş, gafil kimselerdir. Onlar bütün dünyayı; kıtalarda ve okyanuslarda kuşatılmış olan ağır şartlardan dışarıya çıkmaya çalışıyorlar.

Mesela ağır kışın ağır şartları olur ve onlar evlerine koşarlar. Kış mevsimin heryeri kuşatmış olan ağır şartlarından kulübelerdeki iyi şartları bulmak için ateşe koşarlar. Onlar, bahar veya yaz zamanı, ve birazda son bahar zamanı dışarıda, tarlalardalar. Ama kışın ağır şartları onları çok küçük yerlere hapseder. Onlar birileri gibidir ki o birileri bahar, yaz ve son bahar zamanı koşanlardır. Kış geldiği zaman herşeyi dışarıda bırakırlar ve küçük bir yere koşarlar. Onlar asla bu üç mevsimde dolaştıkları gibi zevkleri için dışarıya çıkmazlar.

Ey dinleyicilerimiz, katılanlar, esselamun aleyküm! İşitin ve anlamaya çalışın. Şimdi geçmiş zamanları istiyorsunuz. Bu, hayatları için çok kolaydı ve zevki sefayla doluydu. Ama şimdi bazı şartlardan dolayı hapsoldular. Ey insanlar! Şimdi yaşayan insanların üstündeki en büyük bela teknolojidir. Ama onlar teknolojinin insanlardan özgürlüğünü ve zevkini ve hoşnutluğunu alan ve onları hapseden hakiki sebep olduğunu söylemezler. Bunu söylemezler. İnsanlar şimdi medeniyetin zirvesine ulaştıklarını zannedeler ama bu Şeytâni merkezlerin açıklamasıdır. Onlara bunu Şeytan yaptırır. Ve şimdi insanlar hayatlarının en fena şartlarında yaşıyorlar. En fena şartlar. Onların hayatlarına bakın. Onlara dinlenmek yok, rahat yoktur; onlar reklam yaparlar;

“Ey insanlar, en iyi şartlarda yaşıyorsunuz.”

"Ne için?"

“Teknolojiden dolayı.”

“Bir asır önce veya bir buçuk asır önce çok ağır şartlarda yaşıyordunuz. Şimdi çok rahat şartlardasınız. Gökdelenlerde yaşıyorsunuz; Nemrut’un kalelerinde. Nebili Hebili görmek için bir dürbün kullanmalısınız,” der Şeytan.

Bir zamanlar Eyfel kulesine çıktım. Daha son yerine ulaşmadan yarı yoldan baktım insanlar parmak kadar idi. “Eh bak, şimdi böyle bir kulelerde yaşıyoruz. Heryeri gökdelenlerle doldurduk. İnsanları parmak gibi görüyorsunuz ve kendinizi dev gibi görüyorsunuz. Ve kısa bir mesafeden eşeklere, atlara veya atlı arabalara binerdiniz. Sabah başlarsınız akşama ulaşırdınız. Şimdi arabaya binip yarım saatte ulaşırsınız. Bakın size ne kadar yüksek rahat hayat hazırladık.” Bu Şeytanın reklamıdır. Evet, doğudan batıya çok çabuk ulaşırsınız, anlarsınız ama hayatın iyi tadını alır mısınız? Hayır, bu sizden alınır. Doğudan batıya saatler içinde gidersiniz ama yolculuğunuzun, evlerinizde, arabalarınızda bir tat yoktur. Herşey üstünüze gelir. Veya herşey hayatınızın tadından birşey alır, tat yoktur.

İnsanlar robot gibi oldular. Onların söyledikleri yüksek teknolojidir. Yüksek teknoloji insanları robot yaptı demektir. Robot ne demektir? Robotlar konuşurlar, hareket eder, birşeyler yaparlar ama birşey anlamazlar veya hiç birşeyin tadına varamazlar. Ve şimdi insanlar robotlar gibidir. Yerler ama asla bir tat almazlar. İçerler ama susuzlukları asla gitmez. Onlar birşeyler yaparlar ama hiçbir şeyin tadına varamazlar. İnsanoğlunun yaptığı herşey şimdi robotlar gibidir. Robotlar asla hayatın zevkine veya tadına varamazlar.

İnsanlar Şeytanın reklamlarını takip ederler, heryerde. Heryerde yeni moda. Ve özellikle bayanlar için, onların hepsi akıldan eksiktir. Onlara, “Yeni moda kıyafet,” derler. “Yeni moda kıyafetleri bir gün kullanırız, ikinci gün atarız. Bir hafta, ikinci hafta atarız. Bir ay çok iyi, ondan sonra atın.” İnsanların birşey düşünmeye zamanları yoktur. En azından insanlar okullarda kim olduğumuzu öğrenmezler; “Ben kimim?” diye sormazlar, hayır, hayır. İnsanlar yeni moda, yeni aletleri, “Yeni yüksek hayat, yeni moda” dedikleri şeyler peşinde koşarlar. Bu Şeytanı takip etmenin sonucudur. Ve şimdi Şeytan bütün insanoğlunu emri altına alır. Onları mutluluktan zorluğa götürür. Onlara, “Bu yola gitme, şu yol senin için en iyidir, eğlenirsin. Bu yolu takip etme” der. Dedikleri; “Hayatınızın tadını almak maddi varlığınıza aittir,” ama maddi varlık asla insana bir zevk veya hoşnutluk vermez.

Onun için şimdi insanları çağırıyoruz; Ey katılanlar! Ey insanlar! Şeytâni reklamlar tarafından aldanmayın. Heryerde Şeytâni reklamlar bulursunuz ve bu sonsuz devam eder. Ve insanlar, “Biz bir yere ulaştık” zannederler. Onların hakiki amaçları mutlu bir hayat yaşamak, hayatlarından hoşnut olmaktır ama bu imkânsızdır. Teknoloji ne kadar yayılıyorsa insanların hoşnutlukları azalıyor, azalıyor, azalıyor. Ve sonuçta teknoloji insanları leş gibi yapar. Yersen tat alamazsın, içersen tat alamazsın, giyersen zevklenemezsin; yaşadıkları hayatları onlara bir zevk vermez.

Esselamun aleyküm Selefi ulemaları. Onlara gelmeliyiz. Şeyh Nebili Hebil böyle okyanusa koştu, herşeyi unuttu; sadece böyle bakar. Şimdi hayvanlar insanlardan daha fazla eğlenir. Çünkü onlar asla hayat sistemlerini değiştirmediler, hayır. Eşek mutludur. O kadar mutlu ki sabah bir kere başlar (anırmaya) “İaaa!" Öğle vakti çok mutlu olur. Ne için? Bir veya yarım kilo arpa için. O kadar mutlu olurlar; onlara teknoloji yoktur. Onlar hayat sistemlerini değiştirmediler ve çok mutlular. Ama insanlar hayat sistemlerini değiştirdiler.

Ey Selefi ulemaları, siz eski ulemalarsınız; “Selefu 's-Salihiz,” dersiniz. Onların hayatları sizin hayat sistemleriniz gibi mi olduğunu zannediyorsunuz? Ne için “Biz Selefu 's-Salihleri takip edenleriz” diye iddia edersiniz? Onlar asla arabalara binmediler. Onlar develere binerlerdi. Neden binip camiye, camiden evinize, çadırlarınıza gitmezsiniz? Onlar Nemrut’un kulelerinde mi yaşarlardı? Neden başlarınıza iki kattan sonra bu haramdır diye nasihat etmezsiniz? Melekler, “Ey âlemlerin Rabbinin düşmanı! Yaşamak için yeri yeterli bulmadın da mı Nemrut gibi yukarıya çıkarsınız?”

Kurân-ı Kerîm okuduğunuzu söylersiniz. Cenâb-ı Allah ne buyurur? Cenâb-ı Allah buyurur; Inne ardi vesi`ay fe iyyaye fa`budûn, "Şüphesiz Benim arzım geniştir; artık yalnızca Bana ibadet edin" (29:56).

Yer sonsuzdur. Hepiniz ne için bir araya gelirsiniz? Cenâb-ı Allah buyurur; Inne ardi vesi`ay fe iyyaye fa`budûn. Neden insanlara söylemezsiniz; “Ey insanlar, az bir yere toplanmayın” diye? Bu nasihati neden vermezseniz? Sadece “Biz Selefi ulemalarız” diye iddia edersiniz? Selefi ulemaları nerede yaşarlardı? Nemrut’un kulelerinde mi? Neden krallarınıza, başbakanlarınıza, Müslümanları yöneten insanlara nasihat etmezsiniz? Inne ardi vesi`ay fe iyyaye fa`budûn. Neden küçük bir mesafeye toplanırsınız? Ne için? Neden insanlara Hadis-i Nebeviyi Şerifi söylemezsiniz? Bismillahirrahmanirrahiym;

men teşebbehe bi gavmin fe-huve minhum

"Kim bir kavme benzerse oda ondandır"

Neden inanmayan, gayr Müslüman olmayanlar gibi yaparsınız? Neden “Bunu şunu yapmayın” demezsiniz? Hangi Şeriat size Şeytanın kulelerinde, Nemrut’un kulelerinde yaşayın der? Yanlış yol! Yanlış yol! İnsanlara nasihat etmeyenler burada ve buradan sonra cezalanacaktır. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Ne diyelim? Biz sadece Cenâb-ı Allah’ın Ilahi Emrini takip ediyoruz. Cenâb-ı Allah’ın Ilahi Emrini söylemeliyiz. Dinleyin veya dinlemeyin; sorumluluk sizindir. Söylemeye üzgünüm ki dünyada en mukaddes topraklar olan Mekke-i Mukerreme ve Medine-i Münevvere’de bütün Deccalin yollarını kullanıyorsunuz. Korkarım ki bir gün Ilahi Öfke gelir ve bu kutsal bölgelerin etrafındaki yerleri sallar ve en yüksek kulelerde zevklenenlerin yerini sallar ve hepsi altında kalır. Onlara gusül aldırıp kefenleyip kabre götürmek için onların bedenlerini bulmaya kimse ulaşamayacak. Bu sadece bu hayatın zevklerini düşünenler için de bir ikazdır.

Ey insanlar! Ey Müslümanlar! Özellikle Selefu 's-Salih ulemaları; biz bu gezegende zevklenmek için yaratılmadığımızı bilmiyor musunuz? Hayır, biz âlemlerin Rabbine kulluk için yaratıldık ama siz bunu unuttunuz ve konuşmazsınız. Şeriat doktorları Şeriata selamet bir elbise giydirmezler ama Şeriatı "hasta" yaparlar. Bir "tedavi" yapmazlar. Ve başka ulemalar, Ezher ulemaları, Ezher-i Şerif’te meşhur ulemalar, neden insanlara yaklaşan kıyamet alametleri hakkında ikaz etmezler?

Ey insanlar, dikkat edin ki Şeytanın peşinde koşarak ölmeyin. Ama hakiki Selefu 's-Salihleri ve Peygamberler Mührü (s)’nün sahabesini takip ederek ölmeye çalışın. Bunu her Cuma söylerler ama asla bir tövbe etmezler ve Şeytanın yollarında ısrar ederler. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Fatiha.

(40 dakika)

(613 000)

Cenâb-ı Allah ve en sevgilisi Seyyidel Evvelin Vel ahirine şükürler olsun.

UA-984942-2