Available in: English   Turkish   Bahasa   Go to media page

BİZ KİTAPTA HİÇBİR ŞEYİ NOKSAN BIRAKMADIK

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Pazar, Mayıs 23, 2010 Lefke, Kıbrıs

Meded Ya Sultanul Evliya. Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd Allâhümme Zid Habibeke İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana…Tövbe Ya Rabbi Tövbe Ya Rabbi Tövbe Estağfurullah. Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym

Sümme Selamu Aleyke Ya Sahibel Zaman, Sümme Selamu Aleyküm Ya İbadallahi Salihin, Sümme Selamu Aleyke Ya Kutbul Mutesarrif. Esselamun Aleyküm Ya İbadallahi Salihin.

İlahi kimselerden ilahi destek istiyorum. Biz birşey bilmeyiz ve bilmek ve yapmak isteriz. Âlemlerin Rabbinin kullarından yapmasını istediği gibi. Ve esselamun aleyküm ey katılanlarımız diyoruz, böyle toplantılardan bir zevk alanlar.

Ey insanlar, kötü bir şartlara girince zevk istemeyin. Şarap içmekten zevk istemeyin veya hanımlarla dans edince zevk istemeyin, hayır. Bu hakiki varlığınıza daha fazla karanlık getirir. Evet? Hakiki varlığımız bize zevk verir ve bazen hakiki varlığımız karanlık bölgelere girer, oradan nûr olmadan çıkamazsınız. Onun için ey insanlar, karanlığa girdiğiniz zaman bu kuvvetin kesildiği anlamına gelir. Ve bir mum bulmaya gidersiniz çünkü hakiki ışığınızı kayıp ettiniz. Şimdi insanların yüzde doksan dokuz veya daha fazlası karanlığa düştüler. Ona rağmen heryerde maddi varlıklarının zevkleri için herşeyi bulursunuz ama duyguları daha hoşnut olmaz. Çünkü bu hakiki merkezden değildir, o ışık onlara gelmez. Onun için onlara yol göstersin diye küçük bir mum bulmaya koşarlar. Az birşey görürler ama genelde de göremezler.

Bir kimse göremezse bu demektir ki o kimse kördür. Ve kör bir kimse her zaman korkar çünkü ayağını nereye attığını bilmez. Onun için kör insanlar her zaman korkuda olurlar. Onlar karşılarında birşey bulabilmek için bazen ellerinde bir değnek kullanırlar. Onlara tehlikeli birşey gelir diye değnek kullanırlar. Ve kör insanlar genelde değnek taşımazlarsa böyle zor durumlardadır. Bir değnek taşıyanlara hisleri bir emniyetli bir yol gösterir.

Şimdi bu gezegende, dünyada milyonlarca insanlar var. Onların hepsi öyle bir durumdalardır ki asla kendilerine ne olacağını bilmezler. Gelecek olaylar her zaman kapalıdır, bilinmez. Gelecek olaylar sadece bazı özel varlıklara veya seçilmiş kimselere açılır. O insanlar yetkilidir, onların gözleri vardır. Onun için baştan sona kadar gelecek olayları bilen bazı insanlardan bahsedilir. Ve Kurân-ı Kerîm ikram edilmiş olan Peygamberler Mührü buyurdu (….)

Ey selefi ulemalarımız! Biz ulemayız dersiniz. Beni konuşturuyorlar ama ben bilmem. Kurân-ı Kerîm hakkında konuşuyoruz, Ümmül Kitap.Bütün ilimler o ilahi kitaptan gelir. Evet birşey bilmek için Avrupalı veya batılı ülkelerin kitaplarına bakmayın, ihtiyacımız yoktur. Onların üniversitelerini kaldırın. Üniversitelerini kaldırın. “Biz ümmeti Muhammediz, sizin ilminize ihtiyacımız yoktur. Biz asla sizden birşey öğrenmeyeceğiz, hayır. Bizim herşeyimiz var. Bize ihtiyacımız olan herşey ikram edildi. Bizde herşey var. Bizim batılı ülkelerin ilimlerinden almaya ihtiyacımız yoktur, hayır. Bu değerli birşey değildir,” deyin.

Mesela fındıkkabuğu vardır. Ben bugün Amerikan İngilizcesi konuşuyorum. (Konuşurken) Dilinizide böyle (yuvarlayarak) yapmalısınız. Tövbe. Ey meliklerimiz, bakıp öğrenmelisiniz. Evet, dilimi böyle yaparken bugün aynaya bakmalıyım. Tamam. Onların böyle kabukları var ama içine ulaşamazlar. Onların dükkânlarda plastik şekiller yaptıkları gibi sadece bir görüntüsü vardır. Bakarsın ve “Burada çok çekici kimseler var, burada çok zarif kimseler var, burada çok güzeller var,” dersin. Ama onlara dokununca bir kabuk gibidir. İngilizcem nasıl ey insanlar? Evet öğreniyorum, Amerikan İngilizcesi de, Londra İngilizcesi de, Shakespeare İngilizcesi de konuşurum.

Dışarıdan o şekle baktığın zaman, “O kadar yakışıklı, o kadar güzel,” dersin. Ama dokunduğun zaman plastik bir şekil bulursun. Ve batılı ülkelerin ulaştığı ilimler bir şekildir, o şeklin içindeki hakiki varlık değildir. Ve bizim ahmak eğitilmiş insanlar batılı ülkelere bakarlar ve şaşırırlar.

“Batılı ülkelerin medeniyeti o kadar güzeldir. Biz ne kadar geri kaldık,” derler. İnsanlar Ruhul İslamı kayıp ettiler. Söylemeye üzgünüm ki Müslüman ülkelere, Müslüman yetkililere, Müslüman âlimlere ve Müslüman krallara da bu büyük bir utançtır. Krallar, evet. Onlar 21.yüzyıl medeniyeti olan Avrupa’ya bakıp hayran kalırlar.

“Ey sevgilim, yeni yıl 2010 oldu, arabamızı değiştirirsek nasıl olur?”

“Ey sevgilim, 3 ay sonra emekli olacağız. 2011 yeni modası daha iyi olur.”

İnsanlar dış görüntüsünde sarhoşlar. Onların bütün varlıkları böyle saçmalık peşinde koşarlar. Bu İslam dünyasının da hepsi yeni moda peşine koşar. Ve yeni modanın hepsi yeni model gibidir ama aynı maddeleri kullanırlar. Ve insanlara, “Bakın bu 2011’e ait olan yeni modadır,” diye sunarlar. Bütün milletler dış görüntüsünü alır. Ve batılı Hıristiyanların yolunda moda peşinde koşan Müslüman ülkeler için bir utançtır. Peygamberler Mührünün, men teşebbe bi kavmin fe huve minhum, "Kim bir topluluğa benzerse o kişi o topluluktandır," buyurduğunu bilmiyor musunuz ey Selefi ulemaları? Bu doğru mu değil mi? Şahsiyetinizi koruyun, İslam kimliğinizi koruyun diye neden insanları ikaz etmezsiniz? Bir kimse bakınca bu Müslüman bir erkek veya Müslüman bir bayan desin. Avrupalılar İslamın dış görüntüsüne ve kıyafetine karşı o kadar kanunlar yaparlar. Bir gazetede gördüm ki Fransa yüzlerindeki örtüyü yasaklamak istemiş. Siz kimsiniz ki buna engel oluyorsunuz? "Yüzler örtünebilir," diyecek ulemalar nerede? Neden söylemezler? Men teşebbe bi kavmin fe huve minhum, "Kim bir topluluğa benzerse o kişi o topluluktandır." Doktoruz diye ne iddia edersiniz? Şeriat doktoru diye? Şeriat nerede, siz neredesiniz? Bizde güç vardır. Neden bayanlarımızın kıyafetlerine karışamazsınız diye Fransız hükümetine bir kesin uyarı göndermezsiniz? Bunu yaparsanız, sizin insanlarınızıda, böyle Avrupalı elbiselerle Şam’a giremez, Mısır’a giremez, İran’a giremez, Türkiye’ye giremez demelisiniz. Bunu neden yapmazsınız? Neden?

Allah’dan korkmaz mısınız? Korkmazsınız. Korkmazsanız Allah sizi alçaltır. Dış görüntüsü. Ve bu Hadis-i Şerif, men teşebbe bi kavmin fe huve minhum, "Kim bir topluluğa benzerse o kişi o topluluktandır." Ülkelerinizde arabalar almayın ve kullanmayın. Geri kalmış demeleri fark etmez, diyebilirler. Araba kazalarından binlerce insanlar ölür veya öldürür. Ama eski zamanlarda kimse deveye veya ata binince ölmezdi. Bu mühim noktadır ve biz birşey söylemeye geldik ey şeriat doktorları! Şeriat hasta değildir ki doktora ihtiyacı olsun. Şeriat güçlüdür. Ve beni size konuşturduklarını dinlemelisiniz ve söylemelisiniz. Ben bütün doğudan batıya, batıdan doğuya, kuzeyden güneye, güneyden kuzeye insanlara hitap etmek için hazırlık yapan bir kimse değilim. Ben zayıfım ama sizin yanlış yolda olduğunuz bazı noktaları beni konuşturuyorlar. İslam ilahi bir kitapla geldi. Kurân-u Âzimu Şan, Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e ikram edilmiştir. Kurân-ı Kerîm’in üstüne hangi ilahi sözler, ilahi kitaplar çıkabilir?

Ey insanlar, ilahi kitabımız Kurân-ı Kerîmi işitin, dinleyin ve anlamaya çalışın. Bu Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e gönderilmiştir. Ona Kurân-ı Kerîm ikram edilmiştir. Evet, Ezher-i Şerif ulemaları! Şeriat doktorları! Kurân-ı Kerîm ikram edilmiş olan Peygamberler Mührünün Kurân-ı Kerîm hakkında buyurduğunu neden söylemezsiniz? Söyleyin Selefi ulemaları! Korkmayın. Peygamberler Mührü, Kurân-ı Kerîmi nasıl tarif etti? Hadisi söyleyin. Siz hatırlamazsınız çünkü aklınız saçma batılı düşüncelerle doludur. Akıllarınızı boşaltırsanız anlarsınız. Peygamberler Mührü Kurân-ı Kerîm hakkında verdiği tarif neydi? Fihi haberu mâ gablekum ve nebe-u mâ bağdekum. (...) Bu tamam mı değil mi? Ben yanlış mı konuşuyorum? Asla. Benim dilime tamamen doğruları konuşturuyorlar.

Bütün Müslüman dünyasına bağırıyorum! Bütün ulemalar eğitmeli ve hattatları altın harflerle Kurân-ı Kerîm hakkında, "Fihi haberu mâ gablekum ve nebe-u mâ bağdekum," yazmalı. Yazın ve heryere asın. Bunu yapmazsınız ve Şeriat doktoru olmaya koşarsınız. Bu bütün milletlere yeterlidir. Özellikle de Peygamberler Mührünün ümmeti, Ümmeti Muhammed (s.a.v)’e. Kurân-ı Kerîmin tarifi hakkındaki yazı bilinmeli, yazılmalı: Fihi haberu mâ gablekum ve nebe-u mâ bağdekum. Peki Ayet-i Kerîme? Ey ulemalar, bu bir önceki Hadis-i Şerifti, kanaat getirmezseniz Kurân-ı Kerîm’den de söylerim. Cenâb-ı Allah buyurur;

(Enam:38) مَّا فَرَّطۡنَا فِى ٱلۡكِتَـٰبِ مِن شَىۡءٍ۬‌ۚ

<>

Hak mı bâtıl mı? Nasıl şöyle böyle koşarsınız? Cenâb-ı Allah buyurur; İnsanların sorduğu, bilmek istediği, öğrenmek istediği, yapmak istediği herşeyi Kurân-ı Kerîm’de bulursunuz. Mâ farratnâ fil-Kitâbi min şey, "Biz kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık." Sadakallahul Aziym. Allahu Ekber. Üniversitelere yazar mısınız? Ve ilahi kitaplar üniversitelerimize giremez dersiniz? Bu küfrün kaynağıdır. Bütün milletlere öğretmelisiniz. Bütün milletlerden önce özellikle Müslümanlar bunun Hadis-i Şerif, bunun Cenâb-ı Allah’ın ilahi kitabının bir Ayet-i Kerîmesi olduğunu bilmeliler. Mâ farratnâ fil-Kitâbi min şey, "Biz kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık." Bu insanoğlunun sorduğu herşeyi bulur demektir ama açılması için anahtar göklerden ikram edilmeli. Batılı ülkelerin pisliğine koştuğunuz zaman size hiçbir zaman o sonsuz hazineleri açmak için anahtar verilmez. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Estağfurullah.

Bütün ümmetin utancı. Allah Allah Allah.

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

Ben nefsimi suçluyorum. Siz ulemalarsınız, bu sözlere bir kimse itiraz ederse konuşsun. Böyle akılsızları kabristana götürmek için sabaha tabutları hazır olur.

Allah Allah La İlahe İllallah La İlahe İllallah

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

Fatiha.

Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

***

UA-984942-2